24 Ocak 2015

Bu gün gerçekleştireceğimiz ...

Bu gün gerçekleştireceğimiz Bursa konserimizin milli yas gerekçesiyle iptali nedeniyle dinleyicilerimize bir hayli mahçup olmuşken, aklımı kemiren bi kaç meseleyi paylaşmak isterim. Aman konser iptal oldu, bizim hakkımız yenildi konusu şöyle dursun, olm bu adamın memlekette bi seveni bile yokmuş lan. Hayır insan bi teşekkür bekliyo, efenime söyliim bi helal olsun falan, işte "sizden de bu beklenirdi aferin uşaklar" gibi hani. Bak her çevreden her düşünceden insanlar var etrafımda, adam hiçbir siyasi ideolojinin umrunda değil olm. Akşamdan beri gönderilerinize bakıyorum, bi Allah rahmet eylesin diyen yok arkadaş. İnsan yalandan da olsa bi mesaj çeker, bu acılı günümüzde konserinizi iptal ettiğiniz için çok teşekkür ederiz falan der. Yani yine çok mu şey istiyorum. Bu kadar emek boşa gitti olm. İşin maddi boyutunu her ne kadar ikinci planda tutsam da, Milli yas nedeniyle bu ayın kirasını tam yatırmayı etik bulmuyorum. Bu bana yakışmaz. Devletler arası diplomasi uyarınca ev sahibime bu teklifi sunucam ama bakalım...

19 Ocak 2015

Muhtelif hayırlı merasimlerde benim favorim ...

Muhtelif hayırlı merasimlerde benim favorim, kız ya da erkek tarafından herhangi birinin her halta karışan yengesi modeli. Bu, herhangi bi ailenin uzak veya yakın bi akrabası, komşusu ve hatta tanımadığı bi kadın da olabilir. Nerden geldiği belli olmayan suratsız kadın, hayırlı işlerin en hayırsız argümanıdır. Daha net olması açısından şöyle tarif edeyim, hani merasimin kıyafet ritüeline tepki olarak ortalıkta gezinen ve de ikramları birer ikişer ağzına tıkayan, ağzına sığmayanları da, herşeye layık olduğunu düşündüğü şımarık çocuklarına dağıtan, rızık düşmanı mendebur karı. Bence ivedilikle evlendirilmesi hatta ve hatta aşrı aşrı memleketlere bedelsiz verilmesi gereken moral düşmanı zerzavat. Ulan bi merasimde de şu profili görmeyeyim be. Bi merasimde de birisi heryere atlayıp herkesin canını sıkmasa. Kuru pasta ve meyve suyu ile mutlu olan naif bi misafir olarak çok mu şey istiyorum acaba? Köşemde, ev sahibinin kızkardeşinin kocasının belirlediği ulusal kanalın yayın akışını benimseyen uyumlu tavrımla oturmuş meyve suyumu yudumlarken, ve herkes herşeyden memnunken bu kadının yangınını ben anlayamıyorum. Bu arada meyva suyunun en dibindeki köşelerden birinde son damlayı biriktirip pipetten haddinden fazla çekince duyulan ses kişinin fakirlik özgürlüğünü vurgulayan en önemli unsur. Son lokmaya son damlayı ayarlayamama alarmı. "Bu meyva suyu vaktinden önce bitti"nin habercisi. Ve beklentilerin yok olduğu an. Pipetten gelen efil efil meyva konsantresi rahiyası. Tabi ben bunlarla moralimi bozmayıp tv izlemeye devam ediyorum. Ya bişi sorcam bize niye her gittiğimiz yerde kanal 7 izletiyolar. Sanki biz gelmeden neyşınıl açıkmış ta misafir geliyo diye zaplayıp kanal 7 ye yönlendirmişler gibi. Hayır bu kadar sene misafir ağırladık. Çoğu zaman stardı atv idi çok kanalla, bazen de tv kapalı karşıladık ayıp mı ettik acaba ? Yalnız ben de hiç misafirliğe gidecek bi tip değilim ha. Merasim ne olursa olsun 3 şey konuşuluyo. Siyaset, spor ve askerlik. Siyaset ve sporla aramın çok iyi olmaması münasebetiyle hemen konuyu askerliğe dönderip tam bi iki anı anlatacakken farkediyorum ki, herkes askerliği doğuda yapmış arkadaş. Bi havalar bi anılar falan. Olm bu hesaba göre batıyı tek başıma ben müdafaa ettim.

16 Ocak 2015

Yine istiklal marşından kaçmış ...

Yine istiklal marşından kaçmış kızlı erkekli bir grup lise öğrencisi ile aynı tramvaydayım. Hiç susmuyorlar. Biri sussa diğeri susmuyo. Birbirleriyle şakalaşıp duruyorlar. Bi ara bas bariton, yer yer ürkütücü fakat bir o kadar da muhlis ses tonumla ikaz ettikten sonra, kendimi okul taşıtının arka koltuklarındaki emniyet kemeri gibi hissettim. Yani beni takmıyorlardı haci abi. Ayrı kapılardan tramvaya doluşup vagonlar arası iletişim sağlama çabalarından mütevellit çınlayan kulaklarım şöyle dursun, ellerindeki telefonlardan yankılanan mesaj sesleri münasebetiyle beynimde fosfor kalmamıştı. Olm ne baarıyonuz acaba yaralı domuz görmüş şikar iti gibi??? Turnikeye yarım akbil basıp herkesten fazla söz sahibi olmanız insana dokunuyo lan. Burdan yine hükümete sesleniyorum, eğitime katkı payını bi tık daha arttırıp servisi olmayan yavrularımızı da okul taşıtlarına kavuşturalım lütfen. Yani sınıfta tahtaya kaldırsan elli kişinin önünde şiir okuyamayan utangaç adamlar, tıka basa dolu tramvayın içinde yüksek sesle birbirlerine argolu seranat yapabiliyorlar. Tamam biz de az çok konuşurduk ama bi konu üzerinde konuşurduk. Saçma da olsa ortada bi mesele vardı. Bugün baktığında gençlerde bi birbirini ezme çabası, efenime söyliim bi laf sokma hırsı var. Kızlar, bizim zamanımızın serseri erkekleri gibi, erkekleri hiç demiyorum zaten. Bu aşırı özgüven nerden geliyor anlamış değilim. Tramvayda tahammül edemediğim iki şeyden biri bu şımarık tayfa. Bazı aileler zaten kafayı dinlemek için çocuk okutuyo yemin ederim. Hepside mi son durakta oturur arkadaş. Olm ne pis geyiğiniz varmış be. Siz okuldan çıktığınıza eminmisiniz yavrum. Hani eğitim kurumu olan yer? Bence çıkmasaymışsınız, olmamış bu eğitim bi tur daha bindirseydiniz...

Şu hayatta insanın peşini bırakmayan ...

Şu hayatta insanın peşini bırakmayan uyku düşmanı tek bi gerçek var ki, o da tadilat. Yani 4 ev, 4 mahalle, 3 il değiştirdim, sanki bi usta matkapla beni takip ediyo, yerleştiğim dairenin etrafını kırıp döküyo arkadaş. Sabahın 9'unda duvar delmeye bi başlıyolar, aralıksız en az üç saat. Biri duvar kırdırıyo, biri fayans yaptırıyo, biri mutfak biri bilmemne, apartmanda kıyamet kopuyo. Olm apartman madem hazır değildi, ne halt yemeye daire tuttuk burdan. Biteydi gelir şenlerdik. Bi de dokuzu bir geçe usta hiltiyi bi dayıyo betona, yemin ederim beynimin motor kapağı rezonans yapıp beni uyandırıyo. Usta da kurban olduğum direk matkabı hiltiyi dayayıp mesaiye başlıyo. Baba bi iki uyarı sinyali göndersen hani, iki çekiç darbesi falan gibi. En azından gardımı alır yataktan fırlamazdım. Tabi daha fenası da var. Dış cephe montalama, dış cephe montalama iskelesi, dış cephe montalama işçilerinin perde arkasındaki izdüşümü ve dış cephe montalama işçilerinin türküleri. Ben her zaman söylerim. Müzik güzeldir, sevilir sevdirir. Ama dinlemek istemeyene işkencedir. Ben ki eve iş getirmeyen adamım, adam dış cephe montajı kisvesiyle apartmana geçici türkü bar kurdu istek alıyo olm. Yalnız adamdaki özgüvene hayran kaldım. Adam işbaşı yaptığı gün, bütün repertuarını mahalleye tanıttı yalnız. Ben 2 senedir aynı evde oturuyorum, kemençe çalmaktan hala imtina ediyorum. Ve bunu, o hiltiyle matkapla uykuma tecavüz eden komşularım rahatsız olmasın diye yapıyorum. Ulan bekar dediniz, ses yapar müzisyendir dediniz yemin ediyorum apartmanda en bekar en sesli sizsiniz. Acaba okuyup apartman yöneticisi mi olsam. Hergün tadilat, hergün tadilat böyle olmuyo...

12 Ocak 2015

Şu oyun davetleri konusunda da ...

Şu oyun davetleri konusunda da bi anlaşalım artık. Ben adam silmekten yoruldum ama hala malum meraklı zümre bana oyun isteği göndermekten bir türlü vazgeçmiyor arkadaş. Onlarca adamı tek tek silerken gösterdiğim çaba zaten o oyunu oynamak kadar vaktimi öldüren bişey. Yani her yönüyle paradoks. Davet dediğin, tavsiye dediğin insanın yararına olur. Ama sen bana diyosun ki işi gücü bırak, gel beraber bu boş işlerle uğraşalım. Yani bunu mu layık görüyorsun önce kendine ve bana? Kusura bakma ama boş iş yani. Zaten internet denen kevaşenin ocağına düşmüşüz, faceden yutuba, yutubdan googleye döndürüp duruyo bizi namussuz. Sen de diyosun ki hiç çıkma oyunu da burda oyna. Hatta tarlanı bahçeni boşver burda hazır sürülmüşü var. Hayır bunlar küçük yaşta çocuklar falan da değil a dostlar. Okul bahçesinden aşan topu tenezzül edip çocuklara geri atmayan mağrur mağrur adamlar, facede oluyo sana süper maryo. Hacı abi sen benim profili beni takip etmek için mi ekledin, yoksa bu fuzuli işleri empoze etmek için mi? Zaten oyun isteği gönderenlerin profilini ve ismini de ilk defa o istek davetinde görüyorum. Adamın dış dünyayla benim paylaşımlarla ilgisini bırak, facebookla da ilgisi yok. Zamanında ilkokul arkadaşlarını bulma kisvesiyle bu booku açmış sonra ilkokul arkadaşlarının kurbanı olup bi oyuna girmiş, giriş o giriş. Bi daha da faceye dahi geri çıkamamış. Ekseriyetle oyun oynayanların çoğuna bak,2008 de faceden ilkokul arkadaşlarını ararkenki fotosu hala profil fotosudur. Rengi atmış kenarları meşinleşmiştir. Gerçi ben burda yazıyorum ama boşa yazıyorum. Bunun muhatabı bunu görmeyecek ki ...

11 Ocak 2015

Şu telefonla konuşurken Allah tarafından ...

Şu telefonla konuşurken Allah tarafından şahsıma bahşedilen beceri, telefonu kapattıktan sonra bi süre daha devam etse, hayatta o kadar daha muvaffak olurdum yemin ederim. O konuşma esnasında elime geçen herşeyi, nasıl oluyor da varoluşunun en mukaddes amacına uygun olarak değerlendirebiliyorum anlamıyorum. Gerek bir kağıt parçasına uyguladığım insanüstü origami, gerek kalem ile yaptığım altın oran (golden ratio) merkezli aritmetik imza çalışmaları, gerekse parmaklarımla masanın üzerindeki mikroskobik canlılara varınca yaptığım derinlemesine temizlik. Yani şu telefonun ucunda sevdiğim biri olsun, muhabbet te az derin olsun, o an elime kalem yerine amonyum nitrat ver, potasyum hidroklorürü de kenarda hazır beklet, ikisini sıvı azotla harmanlayıp süper conductor yapmazsam insan değilim. Radyasyonun bünyedeki tek olumlu etkisimidir nedir bilmem, insan duramıyor arkadaş. Normalde karşında olsa jest ve mimiklerinle konuştuğun adamla telefonda konuşunca yerinde duramıyosun. Kablolu ev telefonunun bu konuda bi bağlayıcılığı vardı en azından. Sahpanın üzerindeki elişini kıvırıp masanın tozunu falan alırdın en çok. Ciddi manada telefon insanlara bi heyecan veriyo. Acaba diyorum ilham denen şey radyasyon olabilir mi. Hayır telefon görüşmesinde bişeylerle oynamaktan üşenen hiç adam görmedim. İnsan ister istemez sağa sola dalıyo. Tabi burda hangi konu konuşulurken insandaki hangi mekanizma devreye giriyo bilmek lazım. Zira eski kız arkadaşlarımdan biri arayınca o romantik atmosferin aksine elimdeki kalemle muhteşem modeller çizebiliyorum. Belki de benim sevdiğim kadın bana ilanı aşk etse, origamiyle ilk yerli uçağımızın temellerini atabilirim. Veya babama işimin ne kadar sağlam ve de ne kadar ssklı olduğunu anlatırken quantum mekaniği ve maddenin sehpadaki izdüşümü hakkında ciddi analizler yapabilirim. Anneme ne kadar sağlıklı olduğumu anlatırken odadan odaya geçişimi kapsayan hafif tempolu yürüyüşlerle, obeziteyle mücadele eden kardeşlerim için umut ışığı olabilirim. Ama es kaza sevmediğim biri aramasın!!! Benim ıq oluyo sana 20. Nefes almaya eriniyor, yoruluyorum lan... Tamam bi Fibonacci'nin matematik dizisi gibi bir dizi yazamam belki ama iyi bi muhabbetle ortalama bi Karadeniz dizisi yazabilirim... Dur la Özgürüm arıyor muhabbet var. Nerde benim kalemim? 95 senesinde Andrew Wiles'in çözdüğü 300 küsür senedir çözülemeyen Fermat'ın son teoremi (the Fermat's last teorem) 'nin sağlamasını bi yapayım bakayım doğru çözmüş mü...

10 Ocak 2015

Uzmanlık alanı mimarlık, mühendislik ...

Uzmanlık alanı mimarlık, mühendislik, ustalık, yapı veya tasarım işlerinin herhangi birini kapsayan arkadaşlarımın tümünün affına sığınarak söylüyorum, şu kombiden gerek peteklere, gerekse musluklara uzanan sıcak su borularını, parkelerin ve fayansların altında bi kaç tur daha döndüremezmiydik? Hani bi mühendislik ilmim yok ama iktisadi olarak arzlar taleplerden, talepler ihtiyaçlardan doğar sevgili soğukdaşlarım. Bu kombiyi 100 derecede de yaksam ayaklarım donuyor arkadaş. Benim mutfağın kapısına paralel olarak fayans altından banyoya giden sıcak su boruları var, inan olsun bazen çıkartıyorum terlikleri, ayaklarıma iki sıcak değiyo mutlu oluyorum. Yani ben bu mutluluğu yaşamak için kapının ortasında kiriş gibi durmak zorundamıyım? O boruları iki tur daha dolasaydınız odanın içine doğru da, yerden ısıtmalı dairemiz olsaydı ya. Rayiç bedel üzerinden % 15 fark ödemeye razıyım şahsen. Gerek şlap şlap topuğuma vuran terliğin eziyetinden, gerekse kurumayan banyo ıslağından cüz-i bir miktarda kurtulup rahat ederdik hiç olmazsa. Defaten söyledim, kombi ayak ısıtmıyor. Zaten ayak kendi fiziğine aykırı olarak en zor ısınan organ. Halbuki bi noktaya yapılan baskı ısıyı arttırır. Bu namussuz donuyo. Buz kesse de titremiyo yalnız. Yoksa normalde soğuk mu olmalı? Biz mi abartıyoruz acaba çorap terlik falan. Bu arada terlik te ne ilginç isim. En çok bu aylarda ve en soğuk uzvumuzda kullanılmasından dolayı düşündürücü bir adı var. Terlik... Ulan bu mevsimde hangi şanslının ayağı ısınmış ki terlesin?

3 Ocak 2015

Albüm türkülerini okurken ...

Albüm türkülerini okurken, Özgürümle tonları ortak bi paydada buluşturmak adına "Fa" notasına çektiğimizden mütevellit, her zamankinden daha iştahlı nefesler almak durumundayım. Sevgili İstanbullularım!!! Bu süreçte yaşanabilecek olası oksijen sıkıntısına karşı müsterih olmanızı ve de bunun bir kaç günlük geçici bir durum olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Hali hazırda İstanbul kuzey ormanlarında 63 günlük oksijenimizin mevcut olduğunu bilgilerinize arz ederim. Prozodileri tutturmak ve de parçalanın ritmal hece yapısını bozmamak adına aldığım derin nefeslerden kaynaklı gelgitler nedeniyle, deniz ulaşımında zaman zaman aksamalar meydana gelmekte, Bakırköy-Yenikapı-Kadıköy-Bostancı seferleri karşılıklı olarak tek şeritten kontrollü olarak sağlanmaktadır. Ciğerlerimden uzay boşluğuna salınan yüklü miktarda nefes nedeniyle, hava ulaşımında da geçici aksamalar meydana gelmektedir. Tek seferde aldığım 0.8 hektometreküp nefesin hakkını vermek adına gecemi gündüzümü stüdyoda geçirmekteyim. Siz kıymetli dostlarıma itidal çağrısında bulunduğum bu yazımda, tasarruf tedbirleri almamızın gerekliliği içün, gerek duş sürelerinizi kısaltarak gerekse her saniye nefes almayarak projemize destek olabilirsiniz. "Her önünüze gelen oksijen nefes değildir..." Benim vakumladığım nefese ilerlerseniz sizi de stüdyoya uçurur çekerim. Rüzgarlı havalardan uzak durun. Çığıran bir İrfan nefes alıyor olabilir...