26 Ekim 2021

Köye ilk geldiğimde ...

Köye ilk geldiğimde çocuklar “bizim bi köpeğimiz var ama yabancıdan kaçıyor” dediydi. Bende durur muyum yapıştırmış cevabı. “Ben yabancı mıyım? hayvan dostuyum, onlarla iletişimim çok iyi” dedim. Arabadan indiğim gibi sen köpek gel benim üstüme atla, ama nasıl sev nasıl nazlan yiycez birbirimizi. Malum yoldan geldim tedbir olsun diye evdekilere yanaşmıyorum, ev halkıyla kucaklaşır gibi köpeğin kafasından sarıldım yanaklarını mıncırdım tüylerini kuyruğunu patilerini yedim yedim üstüm başım berbat oldu. Az sonra kardeşim bağırdı “o bizim köpek değil komşunun yalaka köpeği tıptıp. Bi parça kemiğe bile tenezzül eder kediler bile illelah etti herşeyle oynuyor, bizimki sen arabadan inmeden topukladı” dedi. Benim sıfat bi düştü, köpek suratımı yalıyor ben nasıl şimdi buna bi yanlışlık oldu ben aslında başkasından hoşlanıyorum yaşananları unutalım diyim. Peşimi bırakması için kemik teklif ettim kemiğide yedi peşimide bırakmadı. Kemiğin bir rüşvet olduğunu, niyetimin onu beslemek, nüfusunu hanemize kaydırmak olmadığını sarih bir dille izah ettim ama o daha açık bir dille salyalarını her tarafıma sıçrattı. Bu dedim artık komşunun yalaka köpeği tıptıp değil, böyle hayat dolu mutlu bir köpek kişilere mal edilemez. Kısırlaştırıp iyileştirdik. Kamerayı yalamazsa bi selfi çekilip koyucam buraya. Tanıyın, pahalı kıyafetlerinizle yanaşmayın. Bizim köpeğide tarif ediym onu da tanıyın. Kapıya çıktığımda bişeyin kaçtığı sesini duyuyorum şimdilik tarif edebileceğim eşgali bu, iki ay oldu hala kaçıyor. Bu haliyle nasıl bizim köpeğimiz olduğunu hala anlayamadım.