14 Temmuz 2015

Tofaştan yetişme bir sürücü ...

Tofaştan yetişme bir sürücü olarak modifiyeyi ben de severim. Tehlike arz eden ve rahatsızlık verenler müstesna. Malumunuz kuş serisi, fabrika çıkışı tipsiz bi araç olduğundan takdir edersiniz ki bir takım eklentiler şart olabiliyor. Zaten yerli üretim de o anlama gelmekte. Hani "Biz arabanın kasnağını yaptık, gerisini de siz coğrafik olarak şekillendirin" diyo adamlar resmen.

Mesela Kartal slx...;
- Karadenizin dağları gibi yola paralel uzanarak adeta "ben bagajımda çay ve uyuyan çocuk taşımak için üretildim" der gibi...
Efenime söyliiim Doğan slx...;
- Bir türk erkeği kadar sportip ve ne kadar yancı bi makina,
Şahin ise;
- ımm şey eee.. ya onu niye ürettiler biz de pek anlayamadık, zaten alıp alıp doğan görünümlü yapıyoz. Ehemm neyse..
Şahin serisi, sanıyorum Doğan slx alamayan dar gelirli vatandaşlar için "şimdi alın, paranız oldukça yavaş yavaş Doğan slx'e çevirirsiniz" düşüncesiyle, kargas daire mantığında üretilmiştir.
Sıfır kilometresi bile tamir isteyen bu efsane seri, sürücüsüne küçük sürprizler yapmayı hiç bir zaman ihmal etmemiştir. Türkiye otomotiv sanayiinin gözbebeği bu demir kuşlar, sürekli arıza çıkarması hasebiyle oto sanayilerinin cazibe merkezi haline gelmesinde önemli rol oynamıştır. Zamanında Anadolu liselerinden kaydı alınmış binlerce öğrenci, vizyon sahibi velileri sayesinde, bu gün halen sanayi sitesindeki işyerlerinde paraya para demezken, Milli Eğitim Bakanlığı bu istihdamı üstlenerek meslek liselerinin önünü açmıştır. Kuş serisinin en göze çarpan özelliklerinden biri ise, yan sanayi sayesinde orjinalinde olmayan özelliklerle update edilebilmesidir. 2000 li yılların başında üretimi durdurulan serinin, 2015 ön ve arka farları ve ön panjuru hemen tüm parçacılarda mevcuttur. Çünkü tofaş sürücüsü yeni bir araç almak yerine kuşunu, yani arabasını zamana uydurmasını çok iyi bilmektedir. Hızlandıkça yola yapışan A sınıfı Avrupa araçların aksine 120 km/s'den sonra teker kesip havalanmaya başlayan Tofaş otomobilleri, kanat montajını müşterilerinin tercihine bırakarak her kesimin gönlünü kazanmayı bilmiştir. Bir dönem sahibi olduğumuz Kartal S arabamıza rüzgarlık taktırma kararı aldığımızda, anten çubuğunun dibinden sızan yağmur damlaları bizlere ilk evvel yağmurluk almamız gerektiğini göstermiştir. Motoru soğutmak için koyduğumuz suyu kaynatması sebebiyle ikinci modifiye, babam tarafından radyatörün değiştirilmesiyle yapılmıştır. Bunun gibi bir çok aksaklığın giderilmesiyle muayyer bir araca dönüşen kartalımız, yeni sahibine uçmuş, dimağımızda menkuş bir lezzet bırakmıştır. Evet arkadaşlar. Bir dönem ben de göklerde kartal gibiydim. Yani araba olan kartal. 120 yi geçemeyince düştüm...

11 Temmuz 2015

Cıvıl cıvıl kuş sesleriylen uyanmak ...

Cıvıl cıvıl kuş sesleriylen uyanmak için taa Güngören şıtrazelerinden kalkıp geldiğim şirin köy evimde ben neden kara sinek vızltılarıyla uyandırılıyorum acaba? Biri konuyo diğeri kalkıyo, biri kafama konuyo öbürü ayağımdan kalkıyo, hayırdır hacı abi sevkiyat mı var? Farkettirmeden ne alıyorsunuz acaba vücudumun sarp kayalıklarından. Ceset sandınız da lavra mı bırakıyonuz? Ulan bunlar uyuyanı ölü sanıyo olmasın?? Elini ovuşturuyo çünkü pezevenk. Daha ölmedik ulan. Alayınıza yeterim. Yani hepsine değil. Bazen arı giriyo odaya mesela, bas bariton sesiyle "gonoydon" diyor adeta namussuz. Bal yapıyo, petek yapıyo falan ama kovan içindeki çekide altın oranı tutturan bu mübarek, odada oluyo sana bi mal. Fibonaççi dizisini doğuştan yemiş yutmuş haspam, pencereyi açıyosun çıksın diye, yapışıyo yan cama feryat ediyo balını yediğim. Ulan iki kuş sesi dinlettirmediniz be. Yani bülbül mü istedik, şurda iki üç çeşit kuş var, kerahat vaktinde onlarla uyanayım dedim, af buyrun bok ettiniz. Zaten bi sürü kuş geliyo, yalnız bi tanesi ötüyo. Belediye seçimlerine mi rastladık, overlok makinası ayağımıza mı geldi anlamadım. Diğer kuşlarda çıt yok. Ne vaat ediyosa o baştaki geveze, diğerleri mal gibi dinliyo. Olm uçuyonuz zaten yol yapsa ne çıkar, havaalanı yapsa ne ?

9 Temmuz 2015

Af buyrun helalinden bi külüstür edindik ...

Af buyrun helalinden bi külüstür edindik de ayağımız yerden kesildi. Tabi avara kalmış çevrelere konu oldu . Yok ala ala bunu mu aldın, yok bu eskidir şudur budur. E haramsız bu kadar. Tamamla üstünü çekeyim mercedesi. Ben de bayılmıyorum el freninin dibindeki sıcaklıktan harareti kontrol etmeye. Bu gün gazla giderken benzin ışığı yandı mesela. Hangi göstergenin müşürünü nereye takmışlarsa artık 2. Viteste debriyajlı fren yapınca tablada yağ lambası yanıyo. Bi de bi gösterge var onu sanayideki ustalar da bilmiyo, kendine göre yükselip alçalıyo. O yükseldikçe sevinmelimiyim üzülmelimiyim bilemiyorum. Ramazan ayı için az masraflı ideal bi uğraş yalnız. Sanayide şafak attırıyorum. Kaportasıydı koltuğuydu derken akşam okunuyo. Şimdi mekanik işleri bitti süslemeye başladım, esnaf illellah dedi artık. Yok antene bordo mavi süs, torpidoya siyah yünlü bez, efenim arka cama stikır derken adamlar isyan etti. Hareket algılayıcı kafa sallayan köpek siparişim ise bardağı taşıran son damla oldu. Ne yapayım bizim çocukluğumuzda arabalar öyle süslenirdi. O zaman süsleyecek bi arabam olmadı şimdi nasip oldu. Bu aksesuarlar artık üretilmiyor diye hayallerimden vaz mı geçeyim? Temmuz pulunu ön camın sağ üst köşesine yapıştıramamak ne demek bilmez şimdiki çocuklar. Adama bi makbuz veriyolar. Hiç bi yere bişey yapıştıramıyosun. Sadece devlet yapıştırıyo 6 ayda bir. Zaten 93 model arabayla zamana nasıl ayak uydurabilirim ki? Brodvayın kaportasına mat kaplama mı çektireyim. 135 derece eğik kalmış, tekeri rayına pas ile kaynak olmuş koltuğa deri kılıf mı giydireyim. Olm rot balansı bile araya adam koyarak yaptırdık lan. Teknoloji arka bagaj kapağına kadar gelmiş orada kalmış yalnız. Arkaya sis lambası koyan fabrika, ön tarafa koymamış. Yani sisli havada arkadaki adam beni görsün yeter, benim ne gördüğüm önemli değil. Ama bu deneyimimde şunu idrak ettim, buradaki insanlar gerçekten bizim saat başı milyarlar kazandığımızı düşünüyor. Ben de çok düşünüyorum ama olmuyor...

7 Temmuz 2015

Ramazan'ı Şerif'iniz mübarek olmalı ...

Ramazan'ı Şerif'iniz mübarek olmalı. Yani keşke olsa. Çünkü camia olarak bu mübarek aydan pek kazançlı çıktığımız kanısında değilim. Kendimden başlayacak olursam, oruç vazifesi sırasında bi rehavet, bi halsizlik, efenim bi can sıkıntısı bi uyuşukluk yani akşamı dar ediyorum. Sanki bu günler içerisinde farklı bişey yapmalı gibi geliyo bana. Çalışmak vs değil başka bi şey ne bileyim. Sadece aç duruyorum ve ibadetimin muteber olduğunu düşünmüyorum. Bi de kıymetlilerim aslında en dikkatimi çeken şey, oruç anında kendisine helal olan ekmeği haram kılan adamların, sene boyunca haram olan faaliyetlere aynen devam etmesi. Yani oruç aç susuz kalmak mıdır? Bi bakıyosun bu kadar Ramazan geliyo geçiyo bir müslümanda bi değişiklik yok. Zaten orucu da nazla niyazla tutuyo, yok susadım yok acıktım, canım sigara çekti, iftara kaç var? Anladık niyetlisin, zaten biz seni müslüman biliyoruz normal olan da bu. Türkler İslamiyet'i kabul edeli 1000 seneden fazla olmuş neyin reklamını yapıyosun? Biri de iftar sofrasını çeker atar o da artık pilav üstüne keşkül. O fotoğraf ne anlama geliyor arkadaş. Neresinden yorumlasan hezimet. Tamam aç susuz kalıyoruz ama neyi tuttuğumuz belli değil... !!!