19 Aralık 2014

Şimdi ben bu kombiyi neden yaktım ...

Şimdi ben bu kombiyi neden yaktım, nasıl yaktım, niçin yaktım... Bunu izaha gerek yok. Gördünüz açtım ve yaktım. Ama yakmamış ta olabilirim. Yakmışsam yakmışımdır, yakmamışsam yakmamışımdır. Biz kombiyi yaktık ta yakmadık mı dedik? Bunlar bi takım uydurma laflardır. Sahi lan ben bu kombiyi neden yaktım? Kim yaktırdı ulan bunu bana ? İnsan dediğin ısınmak için bunu yakar, ben duvarlar çillenmesin diye yaktım. Şu ayları evde yünlü kazak giyerek tasarrufla geçiren bi insan olarak, bu gün kombiyi duvarlar ısınsın, badana dökülmesin diye yaktım bildiğin. Ulan karda, yağmurda ve soğukta banamısın demeyen beton, benim evde oluyo sana pamuk. Az havalandırmasan, az soğuk tutsan hemen dökülüyo namussuz. Ne yapayım yanlara kazak, kolonlara patik mi öreyim arkadaş. Ne dökülüyon ne çilleniyon acaba? Resmen evde duvar besliyorum lan. Soğukta falan hasta oluyo bildiğin. Binaya dış cephe yaptırdık tuğlalar üşümesin diye, içerden fildişi makyaj. Beni soğuktan koruyan tuğlaları, onu soğuktan koruyan sıvayı, onu da soğuktan koruyan badanayı soğuktan koruyorum şuan. İnsan gibi de namussuz, soğuğu da ayaktan alıyo. Yan duvarlar tertemiz süpürgelikler buz tutmuş resmen. Bi de ilgi istiyo öyle böyle değil. Bi iki hafta eve gelme yaz kış farketmez rutubetlenip küsüyo. Ulan sen bi parke taşı da olabilirdin. Haline acıdık evimize aldık duvar eyledik seni. Alenen üzerine basmamak için yerleri parke, ıslak zemini fayans yaptık. Fayans ki en soğuk nevale. bi günden bi güne üşüyorum demedi, hunharca ıslatıldı ama çürümedi. Eve hırsız girse çalmayacağı tek şey olarak sen, kendini nasıl bu kadar özel hissettirebiliyosun?

12 Aralık 2014

Uçuş koltuğunu otomatik ayarlayan check-in ...

Uçuş koltuğunu otomatik ayarlayan check-in sistemi nedeniyle, bugün size koridora bakan koltuktan sesleniyorum. Dış şartların uygunluğunu gözlemleyememenin verdiği tarifsiz üzüntüden biraz kurtulmak ve kendimi avutmak adına, elime ücretli ikramlarlar menüsünü alıp detaylıca incelemiş bulunmaktayım. Havalı içkilerin yanı sıra 4 oyro(12 lira falan)'ya satışa sunulan sallama çayı bir övmüşler, bir methetmişler, böyle mucizevi bi ürünü sunduklari için 4 eyro da bahşiş verirsin. Ulan şimdi anladım ki bu nimet yeryüzünde çok ucuza gidiyo be. Bir çay müstahsili olarak gökyüzünde bi bardak çay içmem için 8 -10 kilo çay toplamam gerekiyo sanırım. İnsanoğlu ulaştığı her yere kapitalizmi götürmüş olm. Hatta çayı al diye araya tanıdık ta koymuşlar. Çikolatalı bi dilim kek... Öyle deme "hayatında hiç çikolata yememiş kakao işçilerinin sizler için topladığı, Giresunlu fındık müstahsillerinin özenle yetiştirdiği nefis fındıklarını barındıran enfes hamuru ve iç gıcıklayıcı görüntüsüyle tam ağzınıza layık". Ulan bildiğin kek işte. İçindekileri bi anlatıyo, sanki bütün senenin hasadı muhteviyatında. Adamsan 4 avro'yu da övsene?? Dünyada 4 yuro'su olmadığı için aç kalanları yazsana?? Senin çayın değerli de bizim euromuz kağıt parçası mı? Farkını versem caminin çay ocağını kapatırım be. Ulan bütün yolculuk zevklerimden mahrumum şuan. Cam kenarı yok, çay yok, koridora koydunuz beni güzel hostes yok, Ve bu uçak taa Sabiha Gökçen'e iniyo. Havadayken Güngören'e en azından paralel evrende daha yakınım be. Neyse şu yan çaprazdaki kıza ilerliim göz ucuyla. Gerçi uçakta herkesin burnu bi karış havada. Uçak onbin metreden gidiyo bunlar bi milyon fit. Bi irfanseyhan olsan da para etmiyo bazen. Dur ben onu az sonra belediye otobüsünde sağlı sollu yanaşırken yakalarım

8 Aralık 2014

Her koşulda olduğu gibi ...

Her koşulda olduğu gibi, hastalık şartlarında da fırsatları lehime çevirmekte üstüme yoktur. Hapşırırken ağzımdaki zararlı mikroorganizmaları odanın bi ucuna göndermek için çıkardığım ses (haaapşuoeouuu), köşede asılı gitarımın tellerinden sekip sustain olarak bana geri dönebiliyor. Biri gitarın başında bekleyip o an akor bassa, ufaktan bi rif yürüyebilir. Zaten hastalık benim bünyede öyle uzun bi süre barınamıyo ki, "vöhhöaaaaa" diye mikrobu balgamı bi öksürüyorum, yemin ederim havaya öksürsem uçak düşürür. Hastayken o kadar eğleniyorum ki, halsizlikten başım döndüğünde, ben de aynı yöne dönüp tur bindiriyorum. Ateşim çıktığında kombiyi kapatıp tasarrufun keyfini çıkarırken, içim o kadar daha ısınıyor. Yani ateşten havale geçirsem, alnımda gözleme pişiririm o kadar. Hele enfeksiyon üst solunum yoluna sıçrayıp, burnumu doldururken çok eğleniyorum lan. Bi türlü dolmuyo çünkü, zavallı mikrop tam dolduracakken bi sümkürüyorum, enfeksiyonun iki saatlik emeği boşa gidiyo. Hele midemi bulandırıp bi lokma yemek yedirmeyen semptomlarda, oruca niyet edip, onu da mazeretlerim dolayısıyla uyuyarak geçirip, krizi aklımca fırsata çeviriyorum ama bakalım, umarım kabul oluyordur. Hiç olmassa yaptığım gıda tasarrufuyla sağlıklı günlere de önemli bi bütçe ayırıyorum. Bide hastalık ölümden sonraki en büyük mazeret. Yaptırmak istediğin ve yapmak istemediğin herşeye karşı elinde koca sebep var. Dişlerini fırçala ve gülümse. Hasta olmak sağlıklı insanların kaderidir.

6 Aralık 2014

Haftanın geniş özetini barındıran ...

Haftanın geniş özetini barındıran muhteşem saçmalıklarla bezenmiş harikulade bir haftasonu rüyasından uyandırılmış bulunmaktayım. Uzun zamandır vizyona yeni bir ruya girmemesinden duyduğum rahatsızlık şöyle dursun, paralel evrende zaman ve mekandan bağımsızlık kavramının tadını çıkarmaktayken ağrıyan ve gecenin bi yarısı beni ayağa diken ayağıma bir müddet çemkirmek isterim. Üzerine basa basa söylüyorum dostlar. Bu ayak bu aylarda hep error veriyo. Yav ne ağrıyon acaba gecenin bi vakti? Tamam bi sızladın uyandırdın mesajı verdin evet bi sorun var tamam yarın halledicez artık ağrıma. Gelen mesajı okuduktan sonra mesaj sesinin devamlı çalması gibi bişey. İnsan sahibine gerizekalı muamelesi yapar mı? Bi de neyin uyarısı bu? "Bak ağrıyorum beni kullanma" der gibi. Ha onu demesen kalkıp koşacaktım zaten manyağım ya ben. Ulan bu saatte bi iş düşse sana mı düşer. Bu nasıl bi kendine güven. Kontağı kapatmışım bütün vücut kapalı devre çalışıyo sen neden aktifsin acaba? Ulan biz bu uykuyu siz dinlenin diye uyuyoruz, ağrıma sızlama diye uyuyoruz. Senin yüzünden yarın uykusuz kalcam ondan sonra "aman abi üstüme gelme", "yok uykusuzum", "yok dizlerim tutmuyo" diyecen bana. Hayır extradan bişey de yaptığım yok sana . Sen bi ayaksın en fazla az yürüdüm iki koştum falan. Sana armut mu toplattık, kan mı pompalattık. Büyüyünce ne olmak istiyodun da kıllı bi bacak oldun. Baldırımla düşünüp, saçlarımla mı yürüyeyim. Bak diğer bacağım ne güzel ağrımıyo. Sen kaç adım attıysan o da attı. Tek ayak seksek mi oynadık, ona adidas sana takunya mı giydirdik? Ki iyi de bakıyorum size. Sağolun beni yarı yolda bırakmadınız ama bi gün de bacağım ağrırken, ağrıyı kolum çeksin de ben uyuyayım yav. Yediğim içtiğim size gitmiyo mu? Daha 20 gün önce annemin köyden getirttiği bekmezleri kendinize kan eylemediniz mi? Ne zaman birinize ayrıcalık tanıdım? Ama biliyorum bunların hepsi beynimin başının altından çıkıyo. Rüya senaryolarındaki yayın akışı rutine bağlayınca veriyo gazı ayaklara, "herkes yukarda mutlu ezdirmeyin kendinizi" diyo, organ da haklı olarak başkaldırıyo. Neyse hafifledi az, ben de ikinci matineye yetişeyim bari. (Korkma lan koşarak yetişmiycem sızlamaya başlama yine)