23 Aralık 2013

Muhtelif İ.E.T.T. araçlarında ...

Muhtelif İ.E.T.T. araçlarında öbüşme demiyoruz ki. Başladın bari sonunu getir arkadaş. Seyir zevkimin içine ettin, en ballı yerinde kesip aracı terkettin. Böyle olmamalıydı. Onlarca insan akbil bastı bu kadar hakla nereye kadar gidebilirsin. Daha kız arkadaşının en mahrem seslerini yüz ifadesini falan görecektik. Onu dudağından öpüp okşaman bize yetmedi, en tatlı yerinde premiyum üyelik ister gibi ne o öyle tramvaydan inmeler falan. Gerçekten ayıp gerçekten...

22 Aralık 2013

Faceboku bi hafta açma ...

Faceboku bi hafta açma, normalin 2 katı mesaj, 3 katı bildirim, 5 katı arkadaşlık isteği gelir. Hatta yıllardır yazmayan eski sevgili uzunca bi mesaj yazar o arada, fotoğraflara yorumlar beğeniler yağar. Bi haftayı sktiret şurda iki saat şarjın bitsin yekûn olursun yıllardır özlenen adam. Ama sürekli aktifken öyle mi? Bazen bi açık gruba ekleyeni bile olmuyo insanın.

21 Aralık 2013

Sırf cam kenarından yer bulayım ...

Sırf cam kenarından yer bulayım diye boarding taym'dan 1.5 saat önce havaalanına gelip check-in yaptırıyorum, ama uçağa bindiğimde hemen her seferinde o acı tabloyla karşılaşıyorum .Yerime oturmuş nur yüzlü tatlı bir teyze... Adeta gözlerimin içine bakıyor yalvarırcasına. "Kaldırma beni burdan uşağum" dercesine. "Ulan senın canını yerım" deyip kaldırmam hiç Allah var. O teyze uçak kalkar kalmaz uyumuyormu. Dünya başıma yıkılıyo yeminle. Cam kenarından nasibini alamamış 120 yolcu mal mal birbirimize bakıyoz, ara sıra tuvalete birileri kalkıyo bi heyecan oluyo geçiş töreni yabıyoz gözlerimizle, hostes geçince dişlerimiz hep görünüyo falan... Sadece bununla bitmiyo tabi , bide ben check-in yaparken, 180 kişilik uçakta bulmacası çözülmüş derginin ilgili koltuğunu hemen her seferinde tutturuyorum. Ellenmiş ve bulmacası çözülmüş bu dergiyi sanırım gizli güçler mahsus önüme koyuyo. Muhtemelen bu, iç hatlar ve dış mihrakların bi oyunu... Neyse ben bokşehire geldim, karşılama gerekmez, devlet hava meydanlarında gürültü yapmanın lüzumu yok.

11 Aralık 2013

Arabayı istop ettirmek ...

Arabayı istop ettirmek, tekerleğin icadından buyana erkek kısmısının şüphesiz en büyük utanç kaynağı... Kimse de anlamaz halinden, ilk yaftayı baban yapıştırır sağ koltukta bi eliyle kapının üstündeki askıya tutunmuş manalı gözleriyle bakarken. Bomboş yolda arkana arabalar doluşur ve mahallenin en güzel kızı şansa o gün arka koltuğun sağ cam kenarındadır ve seni utandırmamak için boynu ağrıyıncaya kadar boş boş dışarıyı izler. İyice yerin dibine girmişken bi daha vurursun kontağa, araba vitesteyken hoop tekrar istop. Teypten o an isyan şarkıları çalar, kornalar, baban, komşu kızı ve sen. Anlat hadi onlara debriyajın balatası de, rolantisi düşük de , motor soğuk de ne fayda ...

5 Aralık 2013

Hemen her akşam kabus gördüğümden ...

Hemen her akşam kabus gördüğümden, herhangi bi korku efendim bir ürperme pek olmuyo. Sadece konulardan sıkıldım ve gerçekten çok gerideyiz . Henüz köy işi senaryolardan sıyrılamadık kabus konusunda, maalesef yıllardır aynı şeylere korkuyoruz. Yok mezardan bişe fırladı, yok Adapazarı'ndan bayram ziyaretine gelen Zülfiye teyzenin kızı akşam ezanıyla vampir oldu, efendime söyliim 13 Aralık'taki bizim konsere ben dahil kimse gitmedi falan nicedir böyle standart hep . Ama ben artık gerçekten müdahil oluyorum ve şu mizahi kişilik rüya aleminde de farkediliyo. Geçen yine bi kabustayım, bi türlü hortlama sahnesine geçemedik, bırak hotlamayı kimse ölmüyo, kabus soundu var ama herkes neş'e içinde kuru pastayla limonatayı götürüyo. "fırtına öncesi sessizlik, daha büyük şeyler olacak" falan diye umut ettiğim anda bu bilinçaltımdan 2 memur geldi "olm dedi , dua et üstün açık değil , ateşin de yok , Yoksa biz senin aazına sışmıştık" dedi. elimde patlamış mısırla kalakaldım öyle. Oscarlık kabus, dayıoğlu ünalın köyden getirttiği 25 kiloluk yorgan yüzünden berbat oldu. Sonra niye gelişemiyoruz? Babacım kültür müsait değil, sen o yorganı çek, nane limonu iç, yatarken duanı et sonra rüyanda dünya yansa göbek atıyosun. Neyse ben çalışmalara devam ediyorum, akşamdan kombiyi kapatıp, üzerimi açıp yatıyor, hem yeni kabuslara yelken açıyor, hem de her geçen gün hayal gücünü korkutan senaryolarla vücut sıcaklığımı yükseltip gece boyunca bedavadan ısınıyor, ay sonu kabuslarından kendimi muhafaza ediyorum.

2 Aralık 2013

Yalnız şu yorganın bi tarafı ...

Yalnız şu yorganın bi tarafı kazara açılmayagörsun, Allah'ım sanki kompresörle çakmak gazı basıyolar içeri, o nası bi soğuk. Bide nasıl tedirgin oluyorum sağa sola dönerken. Yatağın bir müddet boş bırakılan kısmı ve o kısmı üzerine paralel uzanan yorganın ilgili alt yüzeyi, plüton gezegeni gibi oluyo. Bundan daha ziyade, herhangi bi yana dönerken hareket fonksiyonunun soğuk hava kütlesiyle etkileşimi neticesinde oluşturduğu soğuk hava dalgasıyla sırtıma tattırdığı rüzgar, İzmir'deki hayvanat bahçesine kapatılmış bir kutup ayısına memleket hasreti çektirecek eksi bilmem kaç fahrenayt santikrastik değerlere tekabül ediyo. Yılın bu günlerini, yatağa otomatik tanımlanmış belli bi şema üzerinde hareketsizce uyumaya çalışarak geçiriyor, bütün kış boyun ağrısından geberiyorum.