1 Aralık 2020

Tanımadığım numaradan ...

Tanımadığım numaradan arayıp diyor ki “ beni tanımadın mı ?” Tanımadım amk sesinle tanınmak istiyosan kaset yap. Benim kulağımda sensör mü var arkadaş adını söylesen ölür müsün. Kontör dolandırıcısı gibi senede 5 numara değişip şöhret testi yapacağına insan gibi kendini tanıt. Ulan ses kasetim var (tekrar ediyorum SES), googlede 26.000 sonucum var, 17 yaşımdan beri aynı numarayı kullanıyorum bi kere şu tribi atamadım anasını satıym. Bir de “beni hatırladın mı” var ona bitiyorum. Sanki küçükken benim bakkalımdan ekmek çalarken ben bunu polise vermişim de 8 yıl yatıp elinde sustalıyla karşıma çıkmış. Bak şeker kardeşim ben seni hatırlamadım ama sende benim numaramı ezbere çevirmedin. Bi selam ver bi kendini tanıt bi nasılsın de. Belki o zaman da tanımıycam boydan bi fotoğraf ta isteyebilirim kesin işin düştü çünkü. İlk cümlesi soruyla başlayan aramadan insana hayır mı gelir? 

20 Eylül 2020

Ben arabaya ...

Ben arabaya her bindiğimde Miss Turkey finalisti gibi emniyet kemerimi takarım arkadaşlar. Ama ne zaman bu kemeri taksam insanlar bana küçümseyici, aşağılayan alaycı gözlerle bakıyor. Taksiye binip kapı direğinden kemeri kendime doğru çektiğimde, taksici sanki torpidoyu karıştırıyormuşum gibi gözümün içine bakıyor. Minibüste kemer soruyoruz, adam yarım debriyajla vites küçültüp hasbinallah çekiyor. Şoför arkadaşlarda bana güvenmiyor musun diyor. Sana güveniyorum ama beraber çıktığımız bu yolda seninle fırlamak istemiyorum.

7 Eylül 2020

Ben sivrisineklerin ...

Ben sivrisineklerin beslenmek maksadıyla bizi ısırdıklarına inanmıyorum. Onlar, insanların aksine pis şeylerle beslenip, temiz şeylerle kafayı buluyorlar. Biz onların zararlı alışkanlıklarıyız. Tabi ... Gece lambasını gören müzikhol diye dalıyor içeri. Belkide benim baldırım süleymanın yeri’dir. İçip içip kulağımıza nara patlatmalarının başka bir açıklaması olamaz. 

3 Ağustos 2020

Sessiz gemi şiirini ...

Sessiz Gemi şiirini ilk duyduğumda gerçekten bi gemiden bahsediliyo zannediyordum. Abi 6. sınıftayım, mecaz yok, sesteş yok, argo yok, ironi daha ülke sınırlarına girmemiş ben temsili istiareye nasıl uyanayım? Öğretmenimiz satır satır okuyor, herkes mevzuya uyanmış, ben yeni nesil çevre dostu alternatif enerji ile çalışan bir gemi hayal ediyor, şiirin her mısraında öğretmenimizin bize teknolojinin geldiği son noktayı vezin ve kafiye ile sanatsal olarak naklettiğini sanıyordum. Mesela bi ders sonra matematikçi elinde kemençeyle “iki iki dört eder”, coğrafyacı bandoyla “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diye de girebilir, daha orta 1deyim eğitim sistemini bilmiyorum ki, niye bana saçma gelsin? Sessiz Gemi’yi dinlerken aklıma kuşku düşecek olsa acaba yerli ve milli mi diye kuşku düşer. Çünkü sessiz gemi önemli bi gelişme. Burdaki balıkçı motorları çok ses yapıyo. Tabii ki sessiz gemiye şiir yazılacak hamsi teknesine mi yazılsın... Şiir bitti, hoca sırayla kaldırıp sözlü yapıyo, biri ölüm diyor, biri ruh diyor, biri cenaze töreni diyor ve sıra bana yaklaşırken kardeşiniz san’ata uyanıyor. Yanımdaki arkadaşıma burdaki gemi tabutu falan mı temsil ediyor diye sordum ve yine ortadoğunun amblemi niteliğindeki o sarımtırak çomar gülüşüyle aşağılandım. Şeyimin aristokratı sen Ali ata bak derken ordaki atın Emel olduğunu kaç yaşında farkettin de burda bana tecahül-ü arif yapıyosun dedim. O şüpheyle onu taa katılacağı öss sınavındaki çan eğrisinden bile eledim. Haketti namussuz. Bişeyi diğer arkadaşından önce öğrenen de salak salak triplere girmesin be kardeşim. “Aa sen o filmi izlemedin mi?? “ İzlemedim amk sen de dün izledin. Aa o kitabı hala okumadın mı? He amk okumadım, sen üç kez okumuşsun hareketlere bak, demek ki insana pek bişey katmıyo. Kimse cahil falan değil, bilgiyi kullanmıyoruz, egomuz bildiklerimizi orospu gibi pazarlıyor.  

19 Temmuz 2020

Alın terim diğer ...

 Alın terim diğer emek sıvılarıma karışmış 80 kiloluk çay bezinin altına girmiş çay satarken, mesleğime derin saygı duyan doğayla özdeş bir müstahsil bana “Hiç kemençe çalmaya benzemiyor değil mi?” diye soruyor. Ulan ben de sabahtan beri düşünüyorum bu yaptığım şey bişeye benzemiyo ama neye benzemiyo. Evet ya!! Çay toplamak, çay taşımak, çay satmak falan kemençe çalmaya hiç benzemiyo. Ben biraz benziyodur diye çaylığa girdim ama yok ya benzemiyo. Yalnız üstad sadece kemençe değil bu gitar çalmaya da benzemiyo. Vurmalı çalgılar desen alakası yok. Ya bu çay toplamak benzersiz bişey congratulations amk!! İşte yöremizin sanat anlayışı bundan fazlası değildir arkadaşlar. ‘Sizin yapacağınız işe sokayım o da iş mi be’ diyemedikleri zaman, sizi aşağılamak için yöre argümanlarını yücelterek bunu yapıyorlar. Ulan alımyerinin kapısından “ben denedim ama başaramayacağım” diyip bi daha alımyerine gelmeyen, çay toplamak için özel ders alan oldu mu? Emeği küçümsemiyorum ama sanatı da yedirmem. Ben ikisinin de ne kadar zor olduğunu biliyorum. Sen daha birinin ne demek olduğunu bilmiyorsun...

7 Haziran 2020

Ben matematiğin de ...

Ben matematiğin de müzik gibi, resim gibi özel bir yetenek gerektirdiği kanaatindeyim. Matematikçiler dışında kimsenin 4 işlemden fazlasına zorlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Bak ben ilkokulda epeyi başarılı bi çocuktum. Kerrat cetvelini yutmuş, zevkine zavallı masum sayıları çarpıp çarpıp bölüyordum. Sırf işlem olsun diye kavgaya iki üç haneli adam toplayıp karşı tarafa “çarparım ha” izlenimi verdikten sonra ayırıp bölüp sağa sola dağıtıp doğru şıkta kendimi buluyordum. Her şey yolunda giderken avare adamın biri bize bir bilmece sordu. “5 i 5 kuruştan 5 yumurta kaç kuruş yapar” dedi. Hemen atladım “25 yapar” dedim. Farkedemedim... İbnelik çanları çalmaya başlamış, namussuzluk kerrat cetveline bulaşmıştı. Ben saf ve temiz bir Anadolu çocuğu olarak adamın bana verdiği rakamlardan optimum kâr sağlaması için en yüksek gelir getiren çarpma işlemini seçmiştim. Ama adam bu cevaba sarımtırak dişleriyle arkasındaki boşluğa kaykılarak dalga geçercesine güldü. Sanki amk ordinaryus profesör. Ulan senin benden farkın bu tuzağa benden önce düşüp uyanman. Aynı soruyu “10 u 10 kuruştan 10 yumurta” diye değiştirsem 100 kuruş demezse bende bişey bilmiyorum. On dakika önce okulda milletin efendisi diye güzellediğimiz adam burda gelmiş bize goygoy yapıyo. Atamızın iltifatına mazhar olmuşsun kimse senden integral beklemiyo az ağır ol ya. Bu işgüzar amcanın kelime oyunuyla benim matematik algım ilk kurşunu yemişti. Gece yastığa başımı koyduğumda “2 kere 2 dört ama kaç kuruştan hesaplayınca 4, neye göre dört, ya amca haklıysa? Ya 2x2=2 ise? Off çıldırmak üzereydim. Bunlar yetmezmiş gibi 6. Sınıfta bilinmeyen sayının yerine x gelince de matematik dersinden kaçıp kötü yola düşmüştüm. Artık müzik derslerinde zorla dönem şarkıları okuyup sınıfı eğlendiriyordum. Ama hiçbir zaman matematik için “hayatta ne işimize yarayacak yea” demedim. İşimize yaramayacak olan şey cümleyi öğelerine ayırmaktır. Hayatımıza şu kadar bi katkısı, edebiyata sanata zerre faydası olmamıştır. Yükleme kim nerde nasıl diye soracağına özneye bi selamun aleyküm de zındık.

5 Mayıs 2020

Bakın yerli yabancı ...

Bakın yerli yabancı tüm filmlerdeki rehine sahnelerinde tuvalete gitmesi için elini ayağını çözdüğün esir kendini kurtarır, bunu yapmayın artık ya. Kafasına silah dayadığın adam pişik olur diye mi korkuyosun amk bırak işiyosa işesin, sıçıyosa sıçsın. Hayır zaten kaçırıp koyduğun yer ya at ahırı, ya metruk baraka ya da silivrideki kum deposu. Bırak istediği yere pislesin ne hijyen manyağısınız arkadaş. Sanki fidye alışverişinde fiyattan temizlik parası kesecekler. Şunun için binbir zahmetle tuzağına düşürdüğün kurbanı elinden kaçırmana, canını tehlikeye atmaya değer mi ya. Birilerini kaçırıp şantaj yoluyla menfaat sağlamana şaşırmamak lazım, doğal yollardan bu akılla para kazanamazdın zaten. Bi de finalde en büyük düşmanın kafasına silah dayayıp nutuk çekme sahnesi var, ona hiç dayanamıyorum. Sırf şu son konuşma yüzünden bir sürü kötü adam zaman kazanıp hayatını kurtardı ya. Daha ne anlatıyosun sık işte kafasına. Birazdan ölecek adamı neden bilgilendiriyosun ki. Uzattıkça da uzatıyor. Yüreğim ağzıma geliyo, ha arkadan biri geldi ha gelecek, bu hala şeyin derdinde “bak seni boşuna öldürmüyorum ha, için rahat olsun ölmene değecek sebepler var, öyle boşa ölüyorum diye üzülme yani”.  On sezondur ölmeyen kötü adam var ya. Herkes adamın peşinde, herkes adamı öldürmek istiyor ama kimse kötü adamı yakalayınca öldürmüyor, kafasına silahı dayayan başlıyor hikayesini anlatmaya. Adam en son s.kicem derdinizi diyip intihar edecek. Başka türlü bir final beklemiyorum.

2 Mayıs 2020

Hayal ettiğiniz ...

Hayal ettiğiniz o çiftliği kurup köy hayatına geçiş yaptığınızda kuş cıvıltılarıyla uyanmıyorsunuz arkadaşlar. Nöbeti sivrisineklerden devralmış antonov tipi kara sinekler sabahın köründe bok dolu gömü bulmuş gibi bir sevinçle kafanızda dönmeye başlıyorlar. Altı bacağı iki kanadıyla boka pisliğe doğru giderken “acaba” diyerek bana da bi uğrayıp konmaları da ayrıca gurur kırıcı. Pencerenin açılmayan kısmındaki cama kafasını vuraa vura doğanın uyanışını duymayanlar ve yeniden dinlemek isteyenler için tekrar tekrar vurguluyorlar. Çünkü usta asker gibi kendileri uyanınca herkes uyansın istiyorlar. Onlarla konuşabiliyor olsam, benim odamda uçmanız gereken birşey yok demek isterdim. Çünkü kanatlı hayvanlar insanlara nispet yapar gibi sürekli uçuyorlar. Bir yere konduklarında bir milim yana kaymaları gerekiyorsa bunu uçup tekrar konarak gerçekleştiriyorlar. Ama onları öldürmüyorum. Geceyi beraber geçirdiğimizi vızvızlamamaları şartıyla birçok pisliği temizlemeleri için doğaya salıyorum.

22 Nisan 2020

Ben her sabah namazı ...

Ben her sabah namazı kâbusla yataktan fırlamak zorunda mıyım arkadaş. Çanağı yanlış tarafa mı tuttuk, gerilim paketine mi abone olduk anlamıyorum ki. Sabaha kadar hortlamak isteyen kim varsa hepsi bende. Bi yaratıcılık bişey de yok. Neymiş, karanlıkta yürüyen adamın önüne dikilip “bööööv”... la sktirgit, gerizekalı ya.. İnsanın mezarda düşünmeye çok vakti olur adam kendini biraz geliştirir di mi. Ölmen isabet olmuş yani, insan mezardan kurtulunca neden böyle saçma şeylerle uğraşır hiç anlamam. Çıkış verilmiş kaçsana benle ne uğraşıyosun Allah’ın malı. Duvardan geçecek olağanüstü özelliklerin var elinden gelen “bövvvv”. Hayır bizi neden korkutuyosunuz ki? Daha fazla dua mı ? Mevlid mi istiyosun ? Mermerini mi beğenmedin ? Konuşarak anlaşabiliriz 2. sınıf yerli korku filmlerinden gördüklerini uygulaman gerekmez. Zaten günlerimiz kâbus gibi sağolun gecemi de bok ettiniz. Benim yaşımda birinin rüyasında genç ve güzel kadınlar olur, hadi ben olgun kadınlardan hoşlanırım diyelim de benim rüyamdaki en genç kadın 280 yaşında. Bacağının yarısı petrol olmuş rüyama giriyor. İhbar etsem Amerika kabrine sondaj vuracak haberi yok. Neyse ki mahallede savaş istemiyorum. Allah’tan rüya tabirlerine falan inanmam da böyle gülüp geçiyorum. Yoksa ben çok yedim diye, aksi yatarım diye komşunun halasının evde kalmış görümcesi neden ölsün. Veya bu bilgiyi Allah bana evvelden niye versin. Çok saçma asla itibar etmem. Bir burçlara iki rüya tabirlerine.

16 Nisan 2020

Karar alınır mı verilir mi ...

Karar alınır mı verilir mi derken ani bi kararla sigarayı bıraktım. Benim böyle gereksiz huylarım vardır. Az evvel şeker oğlan türküsünün çarptırmalarını çalışırken şekeri de bıraktım. Ortam çok gergin arkadaşlar herkes çok gergin. Sırf süreç boşa gitmedi, her şeyde bi hayır var demek için sigarayı geçtim şekerimizden olduk anasını satıyım. Çayın gerçek tadı dedikleri şey şekersiz çay arkadaşlar sürpriz bişey beklemeyin. Zaten sigarayı bıraktıysanız demliği falan bi süre yok edin. Çünkü bazı şeyler bazı şeylerin kadın satıcısıdır. Gerçi bağışıklık sistemi diye bişey var, sırf sağlıklı olduğun için seni hasta eden bi mekanizması var. O yüzden bi iki kötü alışkanlığımı devam ettirip enfeksiyonları kararsız bırakma niyetindeyim. Size bundan sonra tuz ve beyaz ekmekle kötü örnek olabileceğim.

12 Nisan 2020

Bütün müzisyen arkadaşlarım ...

Bütün müzisyen arkadaşlarım canlı yayın yaparken kendi kendime “İrfan sen neden canlı yayın yapmıyorsun?” dedim ve çok mantıklı cevaplar buldum o yüzden canlı yayın yapmıyorum. İnsan karantinadayken düşünmeye çok vakti oluyor. Hem anasayfanız için de bi değişiklik olmaz mı? Öncelikle şu boşa geçen günlerin ömür hanemizden siliniyor olması beni çıldırtıyor. Bu boktan sürecin ne zaman sona ereceği hakkındaki öngörümü şöyle özetleyeyim, uzun soluklu bir programa gerek yok diyerek epey direndim, ha bugün ha yarın dedim ama dün gece itibariyle Arka Sokaklar 1. Bölüme başladım. Günde 3 bölüm gidiyorum umarım Rıza baba Rıza dede olmadan bu esaret biter. Çünkü çok sıkılıyorum, bazen televizyonu açıyorum, karşıma bi sürü tanımadığım insanlar çıkıyor. Uzun süre televizyon izlemeyince de öyle oluyor, kaç senedir bulmacada resimdeki ünlüyü tanımıyorum. Bazı deyimlerdeki ünlü bir düşünür gibi. Ulan o düşünür ünlü olsa adını bilirdik. Ünlü nedir? Ünlü; kapılarını yalnızca pazar sürprizine açan insandır. Ben de her pazar kapıyı bir ümitle açıyorum ama bizim pazar sürprizimiz temizlikçi abla. Artık sürprizi de kalmadı kapıda su kovasıyla bekliyorum. Bazen karşı komşunun misafirleri yanlışlıkla benim zile basıyo, su kovasıyla çıkıyorum bak o gerçekten sürpriz oluyor. Yau bi de değinmeden geçemeyeceğim, geçerim aslında, delikanlı sen ayağını şöyle az yana çek, dayı sende bi müsade et, hah geçtim ...

31 Mart 2020

Mart ayı hangi ...


Mart ayı hangi özelliğiyle ilkbahara dahil oluyor gerçekten anlam veremiyorum. Kapıdan kar kalkmamış, kelebekler sisten kalkış yapamıyor ama bahar... 450 lira doğalgaz faturası getiren bahar mı olur lan. Şubat ihaleyi erkenden bırakıyo diye 3-5 gün idare edeyim ama bugün ayın 31’i !! Bence Eylül ilkbaharlığı daha çok hak ediyor. Çiçekse çiçek sıcaksa sıcak aşksa aşk. Almanya kabul etti diye biz de kabul edilmiş sayıldık ama ben bu miladi takvimi pek benimseyemedim arkadaşlar. Mevsim geçişleri yanlış 1, ikincisi, yıl neden kışın ikinci ayında başlıyor ? Ha onu da söyliym bana kalsa hiç başlamasın. Yıl nedir ya yaşa git işte. Kıdem tazminatını hesaplamak için uydurulmuş bişey. Yıl geçişini somut bi şekilde hissedeniniz var mı. Heppi nev year diye 31 Aralık gecesi 00:00 gibi bi bağırıyoruz, 00:01 de az evvel neyse o devam ediyor. Mevsimbaşı da olsun, şahane pazar eşliğinde leğende banyo ritüeliyle hafta başı da yapalım ve hatta günbaşı da kutlayalım. Nasıl olsa sen de paşasın ben de paşayım hepimiz paşayız. Bence herkes kendi yılbaşısını kendi kutlasın. Benimki 15 Haziran. Benim yılım orda dönüyor. Tam karne gününe denk geldiği için kutlamayı babam yapardı. Yaş geçişini ve yılların üzerimden nasıl acımasızca ezip geçtiğini somut bi şekilde farkederdim. Yeni yılı derinlemesine hissederdim eskisini de hissederdim ama bi süre sonra hissetmiyosun. 

12 Şubat 2020

Yemin ederim fatura ...

Yemin ederim fatura dönemi boyunca kombiye 320 liralık bişey yaptırmadım. Fatura değil ceza makbuzu anasını satıyım. Ulan emniyet şeridinde mi ısındık, duş alırken mobeseye mi yakalandık anlamıyorum ki. Yani şu parayı 5 liralık banknotlara bölüp yaksam 2 ay ısınırdım. Evde ileri karakol nöbeti tutar gibi giyinip kombiyi rölantide çalıştırıyorum, ay sonunda pavyon hesabı gibi fatura geliyo. Evimizde kombi adı verilen uçucu madde bağımlısı hayırsız bi evlat besliyoruz resmen. Kimsenin doyasıya kullanamadığı tek eşyamız bu meret. Dereceyi nükleer füze koordinatı ayarlar gibi ayarlıyorum, zira ufak bi sapma bütçeyi patlatabilir. Bu vesile ile sigara paketlerinin üzerinde yer alan akciğer resimlerine karşılık, devlet böyüklerimize soğuktan enfeksiyon kapmış vatandaşların akciğer resmini armağan etmek istiyorum..

7 Ocak 2020

Zamanında çok tatlı ...

Zamanında çok tatlı bi doktor hanımla tanıştım. Mektuplaşırdık ama ben okuyamazdım. Hiç bişey anlaşılmıyordu. Deva eczanesine götürdüm bi kaç kez, beni kovdular. Anlaşamadık ayrıldık. Geçenlerde üzerinize afiyet nevazil olmuşum hastaneye gittim, bir iki tahlil iktiza etti. Doktor da arkadaşım. Allah'ın adını verdim dedim şu tahlili okunur yaz çok merak ediyorum. Bi takım şeyler yazdı al görevliye ver dedi. Koridorda listeye bi baktım acayip acayip isimler, sanki zalim Antoğan benim organları küçükken çalmış, isimlerini değiştirip Amoryon kalesinde tam bir Bizanslı olarak büyütmüş ve beni organıma öldürtmek için gün sayıyor... Daldım görüntüleme odasına. Yeter lan bu eğitimler dedim!! Hemen yatırıp serum bağladılar. Kendime gelince listeyi hemşireye verdim ama nasıl mahcubum “böyle şeyler bende bulunmaz ciğer veriym abime” dedim. Gülmedi. Listeyi aldı gitti, ulan keşke dibine kısa camel ekleseydim tüh... Anladım ki sağlık çalışanları espriden haz etmiyor. Amaan sağlıklı olsunlar da... İnsan hastahanelerde çok şey öğreniyor. Mesela ben bir doktorda olması lazım gelen bütün özelliklere sahibim. Bi kere yazım çok çirkin, sonra yazım epey çirkin, ayrıca yazım pek bi çirkin. Yani o kadar çirkin ki 2 yılda tıp fakültesinden mezun ederler, 6-7 ayda pratisyen hekim desek 3-4 senede profösör cerrahbaşı tabipler birlik komutanı olmam işten değil. Görüyorsunuz matematiğim ortada, dil bilgisim de pek iyi sayılmaz, açık yaraya da bakamam, elime iğne batsa çıkaramam ama yazım çirkin anlıyor musun çirkin işte çirkin çirkin!!! Yazıyı ben bulmuş olsam yazı halen bulunmamış olurdu o kadar çirkin...