7 Ocak 2020

Zamanında çok tatlı ...

Zamanında çok tatlı bi doktor hanımla tanıştım. Mektuplaşırdık ama ben okuyamazdım. Hiç bişey anlaşılmıyordu. Deva eczanesine götürdüm bi kaç kez, beni kovdular. Anlaşamadık ayrıldık. Geçenlerde üzerinize afiyet nevazil olmuşum hastaneye gittim, bir iki tahlil iktiza etti. Doktor da arkadaşım. Allah'ın adını verdim dedim şu tahlili okunur yaz çok merak ediyorum. Bi takım şeyler yazdı al görevliye ver dedi. Koridorda listeye bi baktım acayip acayip isimler, sanki zalim Antoğan benim organları küçükken çalmış, isimlerini değiştirip Amoryon kalesinde tam bir Bizanslı olarak büyütmüş ve beni organıma öldürtmek için gün sayıyor... Daldım görüntüleme odasına. Yeter lan bu eğitimler dedim!! Hemen yatırıp serum bağladılar. Kendime gelince listeyi hemşireye verdim ama nasıl mahcubum “böyle şeyler bende bulunmaz ciğer veriym abime” dedim. Gülmedi. Listeyi aldı gitti, ulan keşke dibine kısa camel ekleseydim tüh... Anladım ki sağlık çalışanları espriden haz etmiyor. Amaan sağlıklı olsunlar da... İnsan hastahanelerde çok şey öğreniyor. Mesela ben bir doktorda olması lazım gelen bütün özelliklere sahibim. Bi kere yazım çok çirkin, sonra yazım epey çirkin, ayrıca yazım pek bi çirkin. Yani o kadar çirkin ki 2 yılda tıp fakültesinden mezun ederler, 6-7 ayda pratisyen hekim desek 3-4 senede profösör cerrahbaşı tabipler birlik komutanı olmam işten değil. Görüyorsunuz matematiğim ortada, dil bilgisim de pek iyi sayılmaz, açık yaraya da bakamam, elime iğne batsa çıkaramam ama yazım çirkin anlıyor musun çirkin işte çirkin çirkin!!! Yazıyı ben bulmuş olsam yazı halen bulunmamış olurdu o kadar çirkin...