22 Ekim 2016

Bugün size, kemençeci ...

Bugün size, kemençeci sıfatıyla icabet ettiğim 100 küsür düğün merasiminden çarpıcı izlenimlerimi akritaracağım izin verirseniz. En arka masalarda düğün salonlarının müzikal olarak tüm halkımıza hitab etmesi ve ortak kültürlerin yaşatılması hususunda sevinçlerimi belirtirken, repertuar konusunda bir reforma ihtiyacımız olduğunu önemle arz ederim. Yıllardır gittiğim tüm salonlarda artık şarkıların sırasının bile sabitlendiğini söyleyebilirim. Yani yanlış salona gitsen, takı törenine kadar çalan müzikten kimin düğününde olduğunu anlamıyosun bile. Mavi yüzlüğü takarken, anons yapan abiye, geline olan yakınlığını geleneksel terimlerle açıklarken, gelinle göz göze gelip aslında onun halası olmadığını anlayınca film kopuyo tabi. Etrafına daha dikkatli bakınca bu abiyelilerin de sizin abiyeliler olmadığını fark ediyosun. Ve bir alkış kopuyor. Aman tanrım o da ne ?!!!! 4-5 katlı bir yaş pasta halkın yoğun tezahuratıyla damat ve gelinin huzuruna getiriliyor. Biraz sonra sahneye çıkacak sanatçılara bir el çırpmayı çok gören davetliler, yaş pastayı büyük bir alkış tufanıyla karşılıyorlar. Ulan nimet alkışlanır mı? Pasta değil sanki çakıl gazinosunun assolisti içeri giriyo. Hele çiflerin o pastayla yaptıkları teatral mizansen... konu komşu, akraba i taallukatı bir araya toplayıp herkesin gözü önünde yapılacak iş mi bu allasen. Düğün bid'atlarına bi son verelim çok rica ediyorum. Her düğünde mürüvetimi 5 sene öteliyorum. Evet biraz müzik. Yaş pastanın hemen akabinde sahne alan ekseriyetle bayan solistlerimizin, düğünün Karadeniz düğünü olduğunu farkettiklerinde, caney caney caney halayına bağlı olarak gel habele gel habele türküsünü hızlandırmak suretiyle horon ettirme çabaları yine hüsranla sonuçlanırken, kolbastıyla durumu toparlamaya çalışmaları gerçekten takdire şayan bir repertuar yelpazesinin göstergesidir, tebrik ediyorum. Bakın yüzü aşkın düğünden bekar çıkmış bi adam olarak söylüyorum, ben düğünsel ritüeller konusunda isyankar bi yapıya sahibim. Bir taraftan gelini nişanda geleneksel, kınada yöresel ve düğünde evrensel kıyafetlerle adeta prenseslere çevirirken, damadı her merasim içün kostüm partisine yollar gibi geyindiren sisteme nalet okumaktayım. Bak şuraya yazıyorum o saçma sapan parlak damatlığı giymem, boğazıma o tektaş kravatı bağlamam, fiyonk takmam hatta düğünüme kirli sakalım, ceketim ve gömleğimle Mahmut Ahmedinecat gibi katılırım. Düğün dansına karşıyım, ayrıca geline yaş pasta yedirip nimetle fantazi yapmam. Benim için nikah akdinin farzları yeterlidir. Yasal bi engel de yoksa evet diyorum ben.